CcC_Bozkurt_CcC Başçavuş
| Konu: Yusuf İMAMOĞLU - Çakır Gözlü Yusuf'um... C.tesi Mart 21, 2009 3:53 pm | |
|
YUSUF İMAMOĞLU (...1945 - 08.06.1970) BİYOGRAFİ Bulgaristan göçmeni bir ailenin çocuğuydu. Ailece Bursa'nın İnegöl kazasında oturuyor, İstanbul Edebiyat Fakültesi Coğrafya bölümü son sınıfta okuyordu.
Fakülteye sokulmayan Ülkücü Yüksek Öğretmen Okulu öğrencilerinin karnelerini imzalatmak üzere okuluna gittiğinde, Vural Yıldırımoğlu, Yusuf Kayabaşı, Ali Menekşe, Feridun Şakar ve Vahram Apik isimli komünist anarşistlerin öncülüğünü yaptığı silahlı grubun yaylım ateşine maruz kalarak ağır yaralandı.
Okulun dışında gruplar halinde toplanan komünist militanlar, ambulansı içeri sokmadıkları için hastahaneye zamanında götürülemeyerek kan kaybından şehit düştü. (8 Haziran 1970)
Cenazesi, Bursa Emirsultan Mezarlığına defnedildi.
Şehit olduğu zaman cebinden 35 kuruş para çıkmış ve otopsi sırasında da üç gündür hiç bir şey yememiş olduğu tesbit edilmişti. 8 HAZİRAN 1970, YUSUF İMAMOĞLU'DA ŞEHİT DÜŞTÜ... "Yusuf İmamoğlu Türk İslam davasının ne ilk, ne de son şehididir. Aziz şehidimiz Yusuf İmamoğlu'nun ve diğer şehitlerimizin hesabı bir gün sorulacaktır." Başbuğ Türkeş (8 haziran 1970 Marmara Öğrenci Lokali) İstanbul Ülkü Ocaklar Birliği'nin önde gelen alperenlerinden olan İmamoğlu, yiğitliği, gözüpekliği, komandoluğuyla tanınmış ülkücü öğrenci Yusuf İmamoğlu, 8 Haziran 1970 günü komünistlerin işgali altında bulunan Edebiyat Fakültesi'nin koridorlarında silahlı kızıl bir çetenin saldırısı sonucu aldığı kurşun yaralarıyla şehit düşüyordu. Şehit İmamoğlu'nun yapılan otopsi raporundan 24 saattir yemek yemediği açıklanıyordu. Cebinden ise 35 kuruş para çıkıyordu. O ne burjuva bir ailenin sosyetik çocuğu, ne de Amerikan ve yabancı kolejlerde okuyan batı kültürüyle yetişmiş fakirlik ve fukaralık edebiyatı yapan sosyalistlerin züppe çocuğuydu. O Bulgaristan'dan Türkiye'ye gelen yoksul bir ailenin evladıydı. İmamoğlu'nun şehit düşmesini müteakiben binlerce ülkücü öğrenci İstanbul sokaklarında protesto gösterilerinde bulundu. Yusuf İmamoğlu'nun şehid edildiği günün akşamı MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş Marmara öğrenci yurdunda bir konferans vermiş ve Yusuf İmamoğlu'nun şehadetine temasla; "Yusuf İmamoğlu Türk İslam davasının ne ilk, ne de son şehididir. Aziz şehidimiz Yusuf İmamoğlu'nun ve diğer şehitlerimizin hesabı bir gün sorulacaktır." demişti. İki bini aşkın dinleyice hitap eden Türkeş'in konuşması sık sık "Kan... Kan... İntikam... İntikam..." sözleriyle kesilmiştir. Türkeş bu sözlere karşılık; "Komünistler milliyetçi bir gencimizi daha kahpece öldürdüler. O, Türk Milletinin edebiyete kadar intikal etmesi davasını savunan bir gençti. Davası uğrunda, vatan ve millet yolunda şehit oldu. Bizim innaçlarımıza göre, o, en yüksek mertebe olan şehitlik mertebesine ulaştı. Dün benim bir Yusuf'um vardı. Bu gün hepiniz Yusuf'umsunuz. O, bu din için millet için bu vatan için öldü. O'na kurşu sıkan ellere, ona fırsat veren kafalara lanet olsun." demişti.
amoğlu, ülküdaşlarının tekbir sesleri eşliğinde araba vapuruyla Bursa'daki ebedi istiratgahına uğrlanırken...
Türk - İslam davasının yılmaz bir eri olan Yusuf'u da vurdular. Hemde kahpecesine, alçakcasına arkadan vurdular. Yusuf gençti, güzeldi, bilgiliydi ve herşeyden evvel Hak yolunun savaşçısıydı. Yusuf Allah'a inanıyordu ve Türk'tü. İşte bütün suçu buydu rahmetli kardeşimizin. Bunun içinde Türk olmayan, Allah'a inanmayan komünist kürtçü piçler tarafından şehit edildi. Yusuf'tan evvel bir Bahrettin Dedeşan, Mustafa Kahraman, Kenan Ertürk, Mustafa Bilgi, Ruhi Kılıçkıran ve Süleyman Özmen'de şehit edilmişti. Tam 7 şehit verdik. Onlar canlarını vererek, vatana ve Allah'a karşı borçlarını ödediler. Ya biz ne yaptık? Müslüman Türkoğlu düşün bunu hemde çok iyi düşün!... Cevap ara!...kendi kendine ver, bu sualin cevabını. Hiç olmazsa vicdanının sesini dinle!... Büyük Türk Milleti Sözde bağımsızlık ve demokrasiden yana olduğunu söyleyen anarşist komünist uşakların kurşunlarına hedef olan Yusuf İmamoğlu'nun suçu nedir: Türk ve müslüman olması, Türk milletini, vatanını çok sevmesi, okuyup milletine ve vatana faydalı olabilmek arzudur. Biz Türk Milliyetçisi Ülkücü Gençlere sıkılan bu kurşunlar aslında Türk Milletine atılmıştır. Bu anarşist çapulcuların sıktığı ilk kurşun değildir. İçindeki Türklük ve islam ateşi alevlenmedikçe bu kurşunlar devam edecektir." Ankara Ülkü Ocakları Birliği Haziran 1970 AZİZ MİLLETİM 5 Haziran 1970 Pazartesi günü Edebiyat Fakültesi asistanları odası eli silahlı komünist anarşitler tarafından tecavüze uğramıştır. Bir doçent ve iki silahlı arkadaşımız silahla tehdit edilerek hırpalanmış, dersine girilen bir profesör de hırpalanarak yaka paka dışarı çıkarılmıştır. Bu tecavüzleri haber alan öğrenciler koridorda kaçışmışlardır. Ancak koridorun iki tarafından ateş eden komünistler asistanlar odasının kapısı önünde duran YUSUF İMAMOĞLU adındaki öğrenciyi başından vurarak şehit etmişlerdir. Yaralı öğrenci koridorda 23 dakika kanlar içinde yatmış, komünistler ambulansı içeri bırakmamışlardır. Silahlar patlar patlamaz polise ve valiye telefon edilip yardım istendiği halde ancak birbuçuk saat sonra polis gelebilmiştir. Bu yüzden mütecavizler silahları ellerinde olduğu halde komünist marşlar söyleyerek uzaklaşmışlardır. Biz bu hain manzarayı Türk Milletine, kendimizi tamamıyla yalnız ve himayesiz hissedildiğimizi esefle ilan ediyoruz. Ne devlet kuvvetleri ne de adliye bizim can emniyetimizi temin edememektedir. Kahraman Milletimizi kendisine bağlı evlatlarını müdafaaya davet ediyoruz. İmamoğlu'nun şehadetinden sonra Edebiyat Fakültesi asistanları Cumhurbaşkanı'na, Milli Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği'ne ve Genel Kurmay Başkanı'na aşağıdaki telgrafı çekmiştir. "Komünist anarşistlerle, Kürtçüler bugün Edebiyat Fakültesi'ne baskın yaparak bir öğrenciyi daha şehit etmişlerdir. Yaralı öğrenci koridorda 25 dakika kanlar içinde yattığı halde silahlı zorbalar ambulansı dahi içeri bırakmamışlardır. Hocalar da odalarında kurşunların tehdidi altında iki saat mahsur kalmışlardır. Müteaddit müracatlarımıza rağmen polis ancak silahlı mütecavizler kaçtıktan birbuçuk saat sonra gelebilmiştir. Durumu arz eder, devletin bizim can emniyetimizi sağlanmasını dileriz. Saygılarımızla." İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Asistanları Haziran 1970
| |
|