Kuva-yı Millîye Dönemi
Yunan işgali ile birlikte Batı Anadolu'da başlayan Kuva-yı Milliye kuruluşları insan, para sağlamak için çeşitli yollara başvurdular. Balıkesir Kongresi'nde alınan kararlarla, levazım örgütleri ve Milli Menzil Müfettişliği kurulması uygun bulundu. Halktan silah ve para yardımı alınması esasa bağlandı. Nazilli Kongresinde ise, cephelere yeterli asker ve malzeme yollanması, bunların masraflarının karşılanması için halktan para ve ayni yardım alınmasına ve bu işlerin yürütülmesi mücahit başkanlarının yetkisine bırakıldı. Alaşehir Kongresi'nde ise ulusal ve genel seferberlik ilanı kararı alındı. Asker ve para toplamakla yetkili kurulların çalışmasının devamı uygun bulundu. Bu kongrelerde Batı Anadolu Kuva-yı Milliye'sinin bir otorite altına alınması, asker, para ihtiyacının karşılanması için çok önemli kararlar alındı. Batı Anadolu Kuva-yı Milliyesi, Sivas Kongresi'nde Ali Fuat Paşa'nın Kuva-yı Milliye Komutanlığı'na atanması ile birleşti.
Gerek şehirlerde gerekse köylerde kurulan heyetler, Kongrelerin kararlarını uygulamada büyük güçlüklerle karşılaşmadılar. Fakat asıl güçlük, eşkıyadan oluşan Kuva-yı Milliye birliklerinin bir düzene konulamaması ve bunların başlarında bulunanların kendilerini Kongrelerin kararlarına bağlı saymamaları yüzünden kendi başlarına hareket etmelerinden doğuyordu. Eşkıyalıktan gelen bu örgütler, cephe gerisinde halktan, ihtiyaçlarından daha fazla para ve çeşitli malları zorla almışlar bu sebeple birçok olay çıkmıştı. Bunların içinde, kendi başına buyruk ve kendi yöntemleriyle çalışarak yörelerinde adeta mutlak hakim duruma gelmiş olan Çerkez Ethem ve Demirci Mehmet Efe önemli yer alırlar.
Ethem, 1919 Haziran'ından itibaren Yunanlılara karşı Salihli yöresinde silahlı direnişe başladı. Eski İzmir Valisi Rahmi Bey'in oğlunu kaçırarak 50.000 lira karşılığında serbest bıraktı. Bu para sayesinde kuvvetlerinin uzun süre ihtiyacını karşıladı. Kuva-yı Milliye komutanlarının halktan "Nakti ve Ayni" yardım almaları ile silâh, cephane, ve askerlerinin beslenmesi, ikamet masrafları karşılanıyordu. Ethem'in başvurduğu bu yöntem Demirci Mehmet Efe ve bazıları tarafından kullanılıyordu. Bu durum Ulusal Mücadele'ye karşı olanların, Padişah'ın asker toplamayı ve vergi almayı yasakladığı propagandalarını yapanların halkı isyana kışkırtmasına yol açıyordu. Halktan toplanan paraların nasıl ve nerelere harcandığını saptamak ise mümkün değildi. Ethem ve onun gibi çalışanlar emirlerindekilere maaş verdikleri için 1920 yılı sonunda bu birliklerin düzenli ordu durumuna geçirilmesinde büyük güçlüklerle karşılaşıldı.
Güney Anadolu Kuvayı Millîyesi ise Batıdaki gibi değildi. Tam bir halk savaşı veriliyordu. Savunma savaşları yapan şehirler kendi kıt olanakları ile savaşı sürdürdüler. Maraş'ın savunmasından sonra, şehir çok fakir düşmüş olduğu için M. Kemal Paşa 10 Şubat 1920'de 12. Kolordu Komutanlığına emir vererek, toplanacak para yardımının Maraş Müdafaa-i Hukuku'na verilmesini bildirdi. Bu yörede de silâh ve cephane yokluğu çok duyuldu. Kuvayı Milliye'nin desteklenmesi için zenginlerin ve halkın fedakârlıkları ile toplanan yardımlar yararlı oldu. Antep Savaşı B.M.M.nin açılmasından sonra da sürdü. Fakat yol olmadığı için Antep'e yeterli yardım yapılamadı. 18.000 Antepli yiyecek bulamadıkları için ot kökü ve ağaç kabukları, zerdali çekirdeği yemek zorunda kalmışlardı. Sonunda açlık ve cephanesizlik yüzünden teslim oldu.