Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaÜlkücü AlemiLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 En Büyük Çevreci

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Kürşad
Ergenekon
Ergenekon
Kürşad



En Büyük Çevreci Empty
MesajKonu: En Büyük Çevreci   En Büyük Çevreci EmptyCuma Mart 20, 2009 10:26 pm

* Büyük önder Atatürkhangi ağaç için ağladı?
* Ağaç kurtarmak için hangi köşkün yerini değiştirdi?
* Ot bitmez denilen Orman Çiftliği’ni nasıl oluşturdu?
* Atatürk çiçeğinin adı kim tarafından verildi?
* Söğütözü’nün söğütleri...

TÜRKİYE’NİN İLK ÇEVRECİSİ ATATÜRK
Günümüzde çevrecilik olarak yaptığımız senede bir defa 5 Haziran’da çevre haftası düzenlemek. Bu da 1980 yılından sonra yerleşmiş. Bu günlerde çöp toplamak, ağaç dikmekten öteye ne yapıyoruz... Halbuki bilmediğimiz bir şey var Türkiye’de ilk çevre gününü Mustafa Kemal Atatürk 25 Mayıs 1933’te gerçekleştirdi. Bunu da Prof. İlknur Güntürkün Kalıpçı’dan öğreniyoruz. İşte Atatürk’ün, ağaç, toprak ve çevreye olan sevgisi ve duyarlılığını, araştırmacı yazar Prof. İlknur Güntürkün Kalıpçı’nın bir konferansından alıntı yaparak o muazzam dehanın neler yapabildiğini çarpıcı örneklerle aktarıyoruz.

Atatürk’ü ağlarken tarih çok ender tespit etmiştir. 25 yıllık araştırmacıyım, 7 tespitim oldu. İlki Çanakkale’de topçu atışımız başladığı sırada döktüğü gözyaşıdır, bir diğeri ise hepimizin bildiği bir hikaye ama ben yine de anlatacağım.

O günün Ankara’sı kurak, çorak bir köy. Çankaya’dan meclise gelirken yol üzerinde sadece ama sadece bir tek iğde ağacı varmış. Atatürk o iğde ağacının önünden geçişlerinde arabasını durdururmuş, inermiş ve o iğde ağacına selam verirmiş. “Aman demişler paşam ne yapıyorsunuz böyle?”, “Eee o,” demiş “yediğim meyvenin, sığındığım gölgenin, soluduğum havanın bir neferi. En az diğer neferler kadar bunun da selama hakkı var”. Yani “niye şaşırıyorsunuz?” der gibiymiş. Ve bir gün yanında bulunan arkadaşına “İşte bu benim...” derken bir bakıyor ki ağaç yok ortada hemen iniyor “Ne yaptınız bu ağaca” diyor. “Paşam” diyorlar “yolu genişletmek için mecburduk kestik o ağacı”. “Yahu diyor bana sorsaydınız bu ağacı kurtaracak bir yolu mutlaka bulurdum” diyor. Daha fazla dayanamıyor, arabasına biniyor, şoförünün ve arkadaşının gözü önünde hüngür hüngür ağlamaya başlıyor. Bir tek iğde ağacı için mi dersiniz? Hayır. Çok zor şartlarda kurtardığı bu topraklarda yetişen bir canlıdır ve lideri olduğu için de bu toprakların da o iğde ağacının da sorumluluğu Mustafa Kemal’in omuzlarındadır da onun için.


Yürüyen Köşk


En Büyük Çevreci Yryen_kk

Atatürk Bahçe Kültürleri Araştırma Enstitüsü bahçesinde ve deniz kenarında bulunan Köşk, Atatürk'ün 21 Ağustos 1929 yılında Yalova'ya gelişlerinde verdiği talimatla, iki katlı dörtgen planlı, ahşap karkas olarak yapılmıştır. Ulu Önder bir gün çiftliğe geldiğinde bahçıvanı ağacın dallarını kesmeye çalışırken görür. Hemen bahçıvanı yanına çağırarak bunun nedenini sorar. Bahçıvanda, "Ağacın dalları Köşkün duvarına kadar uzamıştır" der. Bunun üzerine Ulu Önder ağacın dalını kesmeyin Köşkü kaydırın emrini verir. Daha sonra 10 Ağustos 1930 tarihinde İstanbul'dan getirilen tren rayları üzerinde bina 4.80 cm kaydırılarak ağacın dalları kesilmekten kurtarılır. Bu canlı örnek Ata'nın daha o dönemde ne denli bir çevreci anlayışa sahip olduğunu göstermektedir.

Atatürk Orman Çiftliği Kuruluş Fikri

Atatürk, kazandığı eşsiz zaferlerle ülkeyi bağımsızlığa kavuşturduktan sonra, başta ekonomi olmak üzere diğer alanlarda da ülkesinin kalkınmasına ve ilerlemesine yönelik düşünce ve görüşlerini ortaya koymuş ve bunlarım yaşama geçirmek için çaba sarf etmiştir. Ulu önder, eşsiz insan Atatürk; "Milli ekonominin temeli tarımdır. Bunun içindir ki tarımda kalkınmaya büyük önem vermeliyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar bu amaca ulaşmayı kolaylaştıracaktır. Fakat bu hayati işi isabetle amaca ulaştırabilmek için, ilk önce ciddi etütlere dayalı bir tarım siyaseti uygulamak ve onun içinde her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrayabileceği ve severek uygulayabileceği bir tarım rejimin kurmak lazımdır" görüş ve direktifleri ile tarımın ve tarımsal kalkınmanın Türkiye ekonomisindeki yerini ve önemini vurguluyordu.

Tüm yaşamı boyunca en ufak bir sapma olmaksızın inandığı , değer verdiği felsefesi , yeşile olan tutkusu ve özlemi "Yeşili görmeyen gözler renk zevkinden mahrumdur. Burasını öyle ağaçlandırınız ki kör bir insan dahi yeşillikler arsında olduğunu fark etsin" düşüncesi Atatürk Orman Çiftliği'nin kurulmasında en önemli etken olmuştur. Ayrıca Atatürk Orman Çiftliğinin kuruluşuna, özel bir neden de bozkır ortasına kurulmuş Başkent Ankara halkının rahatlıkla gezebileceği, nefes alacağı, yaz, kış yeşil kalabilecek bir cennet, bir doğa güzelliği yaratma arzusu ve özlemidir.

İste bu kararını gerçekleştirmek üzere 1925 yılının ilkbaharında, ülkenin tanınmış tarımcılarını köşke çağırtarak, Ankara civarında modern bir çiftlik kurmak istediğini söyler ve bu amaca uygun bir arazi bulmaları emrini verir. Bu uzmanlar arasında bulunan bir tarımcımız o günkü anılarını şu şekilde aktarmaktadır. "Çiftlik yeri için öyle uzun boylu dolaşmaya ve Ankara'nın çevresinde başka doğal özellikler araştırmaya gerek görmemiştik. Sebepte basitti. Kıraç bir bozkırın ortasında bir orta çağ şehri. Ağaç yok, Su yok, hiç bir şey yok. Böyle bir noktada hazırlanmış ve uygun koşullar taşıyan yerler nasıl bulunabilir ". "İncelemelerimiz bittiği zaman sonucu büyük Şefe arz ettik. Kendileri elleri ile bu günkü çiftlik yerinin bulunduğu yeri işaret ettiler ve sordular. -"Burayı gezdiniz mi? -"Buranın bir çiftlik kurulması için gerekli olan niteliklerin hiç birini taşımadığını, bataklık, çorak, fakir bir yer olduğu hakkındaki ortak kanaatimizi söyledik. Atatürk'ün bize cevabı şu olmuştur. " -"İste istedim yer böyle olmalıdır. Ankara'nın kenarında hem batak, hem çorak hem de fena bir yer. Burayı biz ıslah etmezsek kim gelip ıslah edecektir?"

Görülüyor ki Atatürk, tarım uzmanlarından en iyi toprak değil, en kötü toprak raporunu alabilmek için faydalanmıştır. Onun aradığı bir çiftlik arazisi değil, büyük yurt yapısını kurarken, insan ile toprak arasındaki ilişkiyi ve bu ilişkiden doğan denklemi, şartların hemen hiç uygun olmadığı bir noktada dahi halletmenin mümkün olduğunu kanıtlamaktı. Atatürk Orman Çiftliği'nin şimdiki yerini seçtiği zaman, arazinin verim durumu hakkında yerli ve yabancı uzmanların görüşünü istemişti. Davet edilen uzmanların verdikleri raporlar içinde bu topraklar üzerinde her hangi bir tarım faaliyetinin yapılamayacağını iddia edenler olduğu gibi , bu toprakların sıkı bir mücadele ile ıslah edilebileceğini söyleyenlerde vardı. Tarım bakanlığı uzmanlarından Schmit, Orman Çiftliği arazisinde tarım imkanları hakkında verdiği raporda Bu öyle bir teşebbüstür ki, elverişsiz toprak ve iklim koşulları altında burada ya sabır tükenir, yahut ta para demiştir.

Uzmanların bu olumsuz görüşleri, O' nun Ankara'da bir çiftlik kurma konusundaki azmini azaltacak yerde daha da pekiştirmeye hizmet etmiş olmuştur. Atatürk ağaç bile yetişmeyen bir yerde insanın nasıl yaşayabileceğini kendi kendilerine soran ve Ankara'nın devlet merkezi (Başkent) oluşunu affedilmez bir hata sayan insanlara yepyeni bir mucize daha göstermek istiyordu. O, bu şekilde aynı zamanda hem Türkiye tarımına modern bir çiftliğin örnek yöntemlerini hediye etmek, hem de bazı durumlarda ilmin dahi gerçekleşmesini mümkün görmediği girişimlerinde gerçekleştirilebileceğini kanıtlamak gibi çok önemli bir teşebbüste bulunuyordu.

Atatürk Çiçeği


Hani bir çiçek alıyoruz, kırmızı renkte, hediye götürüyoruz ve adına da ‘ATATÜRK Çiçeği’ diyoruz. O ATATÜRK çiçeğinin adını biz koyduk zannediyorduk ama bakın gerçek nasıl?

Vanderbit Üniversitesi profesörlerinden doktor Kirk Landın laboratuarlarında muhtelif ameliyeler neticesinde kırmızı renkte yeni bir çiçek elde edilmiştir Profesör bu yeni çiçeğe isim ararken yanında duran ama Tarsus Kolejinde ATATÜRK’le tanışmış, ondaki tabiat bilgi ve ilgisine hayran olan bir diğer profesör bu çiçeğe ATATÜRK isminin verilmesini önermiştir. Ve bu öneri dünya nebatat dairesine iletilmiş ve ATATÜRK’ün yaptığı çalışmaların anlatıldığı toplantıda oy birliğiyle kabul edilmiştir’. Yani dünyadaki her ülkede bu çiçek Gazi ATATÜRK adıyla üretiliyor ve satılıyor.

Peki başka bir lider varmı bir çiçeğe adını veren, gurur duyarek söylüyorum ki başka hiçbir lider yok! Çünkü tabiatıyla bu kadar bütünleşebilen bir lideri dünya tarihi yazmamıştır.

Söğütözü'nün Söğütleri

Türkiye'nin kuruluşunun ilk yılları... Söğütözü 80 söğüt ağacının bulunduğu küçük bir yer. Mustafa Kemal'in dinlenmek için geldiği bir piknik yeri.

Bir geldiğinde galiba düşündüğünü sesli olarak aktarmış;
-Ah ! burada bi kulübem olsaydı keşke.
-Ya paşam istediğin bir kulübe olsun hemen yaparız şuraya; demişler.
- Buradaki ağaçlara ne olacak peki?
-Paşam burdakiler söğüt ağacı; gönülsüz ağaçtır. Sökeriz başka bir yere dikeriz, mutlaka tutar; demişler.

Bir an durur,
- Bir tek şartla kabul ederim; der.
-Burada yetecek kadar söğüt ağacını kendi ellerimle sökeceğim, kendi ellerimle dikeceğim, önce tuttuklarını göreceğim, sonra kulübe yapımına izin vereceğim.

Yani bugün betonu yeşile tercih eden zihniyete bence en güzel örnek teşkil eder bu. Ne yapar biliyor musunuz? Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal ATATÜRK makamını Çankaya'dan Söğütözü'ne taşıtır hasırlar üzerine. Kabullerini orda yapar, imzalarını orda atar, çadırda kalır ama söğüt ağacını söker, kendi elleriyle diker, tuttuklarını görür, ondan sonra bugün çok küçücük ama verdiği mesaj olağanüstü büyük olan bu Söğütözü'ndeki küçük ATATÜRK kulübesinin yapılmasına izin verir.

İşte Prof. Dr. İlknur GünTürk'ün KALIPÇI aynen böyle anlatır bu güzel anı. Ve sözlerini şöyle bitirir.

25 yıllık araştırmacıyım. Benim elimde 130 belge var bizzat çevre hareketine bedenen katıldığına dair. Sade bende 130 belge, kim bilir kaç belge var. Keşke diyorum, keşke bu belgeler, bazı günler bizi okullar da bu kulübeye götürüpte burada anlatılsaydı. sanıyorum bugün betonu yeşile tercih eden hiçbir belediye başkanı yetişmezdi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
En Büyük Çevreci
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Türkiye'nin en büyük düşmanı kim?
» En büyük mucize;ÖLÜM...
» O'NA ÜMMET OLABİLMEK NE BÜYÜK ŞEREF
» Büyük Türkiye’nin Mayası Ülkücü Gençlik’tir.
» Oktay Vural: 'Senden büyük millet var'

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
 :: Mustafa Kemal Atatürk :: İlke ve Düşünceleri-
Buraya geçin: