Yıl 1996'nın Nisan ayıydı..Kendisi Dayım olan dönemin genel başkan yardımcısı ve parti sözcüsü Abdin Dursun Kaleli ile Ankara Aşağıayrancı da bir ofis açmıştık..Ofiste hummalı bir şekilde çalışırken kapı çaldı ve birden içeri kulakları çınlasın Başbuğmuzun koruması Tahsin Pehlivanoğlu abi daldı ve BAŞBUĞ GELİYOR DEDİ..Bizler apor topar kapıya koşana kadar tüm heybetiyle Başbuğmuz yanında Rıza Muftüoğlu ve Yaşar Erbaz ile beraber içeri girdiler..
Başbuğmuz o muhteşem heybetli görüşünün ardında gerçekten son derece kibar ve beyfendi bir kişilik yatıyordu..Hususi olarak ofisimiz için işini gücünü bırakmış hayırlı olsuna gelmiş merhum Başbuğmuz...Abidin beyin odasında bir müddet oturduktan sonra ofisi gezmek istedi ve gezerken sıra benim odama gelmişti benim odaya hep beraber girdik Başbuğmuz şöyle etrafa baktıktan sonra bu odayı kim kullanıyor evladım dedi, ben benim odam efendim dedim..Benim masamın üzerinde ki bir kitaba gözü ilişmiş başbuğmuzun, kitabın adı Şahinlerle Dans kitabı eline aldı ve bu kitap benim anılarımı anlatan bir kitaptır yazarı ise aslında bir solcu olan Hulisi Turgut ama yine de fena bir yazar değildir diyerek tekrar bana dönerek bu kitaptaki bilgiler çok önemlidir evladım kıymetini bil bu kitabın, zaten bu kitabı bir ara toplatmışlardı dedi....Ben deniz Başbuğmuzdan genelmerkezimizde ders alma şerifine de nail olmuşumdur..Eğer şimdi birazcıkta olsa bilgi kırıntılarına sahipsem davamızı şerefle onurla savunarak bir duruş sergileyebiliyorsam bunu Başbuğmuz Alparslan Türkeş'e borçluyum..Tüm Ülkücü kardeşlerimizin kendisini tanımasını ve davamızın nasıl bir dava olduğunu kendisini tanıdıktan sonra daha iyi anlayacaklarını isterdim..
İşte yüzyüze bu son sohbetimizin yaklaşık bir yıl sonrası yine bir Nisan ayında Başbuğmuz Hak'ka yürüdü..İnsanlar vardır, ölür, insanlar vardır Hak'ka yürür. Başbuğ Alparslan Türkeş Hak'ka yürüdü. Sanılmasın ki, yüreğimizde tutuşturduğu alev küllendi. Yetiştirdiği milyonlarca ülkücü, o kara günde, o yıkılası Nisanda, tek yürek oldu, yeniden doğdu. Milyonlarca Bozkurt o gün, tek bilek, tek beyin, tek kalem oldu ve şu satırları beyinleri ile birlikte, açılan anı defterine, asla silinemeyecek şekilde kazıdı. 'Rahat uyu Başbuğum. Emanet'ini bir namus belleyip koruyacağız. Senden aldığımız bayrağı işaret buyurduğun yere mutlaka ve mutlaka asacağız.
Konu: Başbuğumuzla bir hatıram.. 
