CcC_Bozkurt_CcC Başçavuş
| Konu: EĞER SEN İSTERSEN O BİR HAYAL DEĞİLDİR...(Başbuğuma) C.tesi Mart 21, 2009 1:42 pm | |
| EĞER SEN İSTERSEN O BİR HAYAL DEĞİLDİR.
Yıl 1917! Dünyaya gelenin ileride Türk Dünyasının başbuğu,Ülkücü Hareketin kurucusu ve Milliyetçi Hareketin Liderinin olacağını kim bilebilirdi ki? Kurtuluş savaşının çileli yıllarında dünyaya gelmişti... Subaylığı seçti,çünkü Türk’e ve Türklüğe hizmet noktasında heyecan duyuyor, Türk olmanın ve Türklüğü yüceltmenin gerekliliğine yürekten inanıyordu. 27 yaşında tabutluklarla tanıştı. 1944 O’nun adının ilk duyulduğu yıl oldu. Irkçılıkla itham edildi,O ve Türkçü arkadaşları! Halbuki onlar ne ırkçıydı ne de devlet düşmanı,sadece Türk Milletinin üstünlüğüne inanıyor ve şanlı,asil tarihinin olduğuna inanıyorlardı. 60 ihtilalinde önemli konumda olmayı tercih etmişti,sonrasında sürgünde geçen yılları başlamıştı. Sürgünden dönüşünde artık Türk siyasetinde olması gerektiğine inanmış ve kararını vermişti. 1964 yılı onun C.K.M.P’ne giriş yılıdır. 1965 yılında ise artık genel başkandır. Hedefi gençliği donanımlı yetiştirmek ve ülkenin geleceğinde söz sahibi olmasını temin etmekti. Seminerlere başlamıştı ve heyecanı yüzünden belli oluyordu. İlk semineri Cumartesi günüydü ve acaba katılım ne olacaktı? Dokuz kişi gelebilmişti sadece. Ve O :”Siz dokuz kişisiniz.Siz de gelmesiydiniz,ben bu semineri kendi kendime yapacaktım.Bugün bu küçük salonu dolduramadınız ama yarın sayınız çoğalacak,meydanlar sizi alamayacak.Eğer siz isterseniz bu hayal gerçek olacak.” demiş ve bu kutlu mesajla Ülkücü Hareketin şahlanışını müjdelemişti. Eğer sen istersen,O bir hayal değildir! İnançlıydı. Sebatkardı. Çalışkandı. Prensipli ve otoriterdi. Vasıflıydı. Liderdi. Sağlam tarih ve kültür birikimine vakıftı. Artık MHP adı ve Üç Hilalli bayrağı ile Türklüğe hizmet kervanı yol alıyordu. Ülkü Ocaklarında gençlik gün be gün yetişiyor ve ülkenin geleceğinde söz sahibi olacak Ülkücü Kadrolar zuhur ediyordu,başbuğlarının emrinde! Ülkücü Hareket hedefini belirlemişti. İktidar! 1978 yılında 15 Nisan günü yapılan muhteşem miting ve başbuğu yarım saat konuşturmadan “Başbuğ Türkeş” sloganının atılması görmeye değerdi. Fakat O’nun bunun karşısında gururunu yenerek partinin mescidinde şükran secdesine kapanması bizlere sanırım Ülkücü Hareketin ne kadar da anlamlı bir dava olduğu hakkında belirleyici olacaktı. Milliyetçi Hareket her seçimde yükselen bir konumdaydı ve düşmanları da çoğalıyordu buna paralel olarak. Bir yandan siyasi mücadele verilirken şehitler de veriliyordu,Ülkücü kadrolar ve Ülkücü gençler kara topraklara veriliyordu tekbirlerle,dualarla birer birer... O,daima ülkenin içine çekilmek istenen oyuna dikkat ediyor ve tabanına sükunet telkin ediyor,asla ve asla çatışmadan yana tavır koymuyordu. Çileli ve zor günlerdi 70’ler... MHP,günden güne büyüyor ve iktidar yolunda ilerliyordu. Nefsi müdafaa hakkını kullanan Ülkücüler için sıkıntılı bir süreç yaşanıyordu. Darbenin ayak sesleri duyuluyordu . “En iyi ihtilal en kötü demokrasiden bile daha kötüdür” Evet O,bunu dillendirmiş ve hukukun üstünlüğüne olan inancını deklare etmişti. 12 Eylül gerekleşmiş ve tarihte leke olarak yerini almıştı. İşkenceler,idamlar ve C-5 ‘ler... Çileli geçen yaklaşık 4.5 senelik bir demir parmaklık reva görüldü başbuğumuza. Düzenden elbette hesap sorulacaktı... Sorulmalıydı... Ama daha da önemlisi Ülkücüler artık kimin ne olduğunu da anlamışlardı artık! Allah’a (C.C) tam teslimiyet ve tevekkülle aşıldı kara günler,başbuğlarının yanında ve dik,vakurlu duruşlarıyla... MÇP ve yeniden yapılanma sürecinden sonra tekrar MHP’ye kavuşuldu. Yola yeniden koyuldular ülkücüler ve başbuğları! Ülkücü Hareket tam mecliste grup kuracaktı ki... Yollarını ayıranlar olacaktı. Bugün geldikleri son tükenişe şahit olduğumuz bir yapılanma nasıl olacak da Ülkücü Hareketi bitirecekti ki? Bitirmeye çalışanların bitişi gerçekleşmişti sadece! Kutlu yolda yalpalayanlar birer birer dökülürken Başbuğumuz ve İnançlı Ülkücü kadroları yollarına devam ettiler. Önde başbuğları ve ellerinde Üç Hilalli bayrakları ile... Yeni ufuklara doğru yürüyecekti O ve bozkurtları... Ve o kara gün geldi çattı! 4 Nisan! 4 Nisan,Ülkücülerin yıkıldığı gündür. Türklüğün ağıt yaktığı gündür. Ülkücülerin O’na iktidar sözü verdiği gündür. Türk-İslam Ülkücülerinin başbuğları yoktu artık! Ve, Başbuğlarına söz verdiler. Söz verdik! Başbuğum! Seni asla ama asla unutmadık,unutmayacak ve unutturmayacağız! Davan davamızdır. Ülkün ülkümüzdür. Yolun yolumuzdur. Emanetin emanetimizdir. Yolundan,Ülkünden,davandan ve emanetinde asla ayrılmayacağız. Arz ederiz! Tanrı Türkü Korusun Ve Yüceltsin. | |
|